İlk zamanlarda elit kesimin gerçekleştirdiği bir aktivite iken, sanayi devrimi sonrası gelişen teknoloji ve işçi sınıfına verilen haklar sayesinde turistik hareketlere katılım oranı artmış, turizm kaynaklarının yoğun, plansız kullanımı şeklinde gerçekleşen kitle turizmi doğmuş ve zamanla günümüzün en önemli endüstrilerinden biri olan turizm sektörü oluşmuştur. Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi olan turizm, üretim faaliyetlerinden dolayı ekonomik olarak önemlidir (Oyolaa vd.,2012,659–675). Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü (UNWTO) verileri 2017 yılında dünya genelinde 1 milyar 322 milyon kişinin turizm etkinliğine katıldığını göstermektedir (http://www.trthaber.com). Türkiye’de bu rakam 38.620.346 olarak gerçekleşmiş, neredeyse 39 milyon turist ortalama 681 dolar harcayarak toplam 26 283 656 bin TL gelir bırakmıştır (YİGM,2017). Son yıllarda yaşanan pek çok olumsuz durum nedeniyle zor zamanlar geçiren turizm sektörü bu durumuna rağmen 2017 yılında gelirini %18,9 arttırarak Türkiye’nin dış ticaret açığının %28.45’ini karşılamıştır (Çelik,2017). İşte bu sebeple ülkeler sahip oldukları doğal, kültürel ve tarihi potansiyellerini turizm aktivitesine uyumlu hale getirebilmek ve pastadan pay alabilmek için çalışmalar yapmaktadırlar. Tüm bu ekonomik etkilerin yanı sıra turizm dolaylı ve dolaysız istihdam olanaklarını arttırmakta, turistler ve bölge sakinleri için sosyal faydalar sunmaktadır. Örneğin turist hareketleri kültürel değişime katkıda bulunmaktadır. Ayrıca diğer sosyo-ekonomik sektörlerde önemli bir “vurma” etkisine sahiptir ve böylece altyapı ve kamu hizmetlerinin iyileştirilmesini teşvik eder (Oyolaa vd.,2012,659–675). Bu olumlu etkilerin yanı sıra geleneksel kitle turizminin hızlı ve plansız gelişimi de sosyo-kültürel ve doğal kaynaklar üzerinde olumsuz etkilere neden olmuştur .Turizm literatürü bu olumsuz etkileri bildiren çalışmalarla doludur (SırakayaTurk vd.,2008, 414-421). Nitekim son yıllarda birçok turistik destinasyonda taşıma kapasitesi aşılmıştır. Bu aşamada ihtiyaç duyulan ekonomik olarak uygulanabilir, ancak turizmin geleceğine kaynak olan fiziksel çevreyi ve ev sahibi topluluğun sosyal dokusunu tahrip etmeyen bir turizmdir. Ev sahibi topluluğun kaynaklarını yönetirken sadece turist ihtiyaçlarını karşılamak değil aynı zamanda yerel halkın sosyo-ekonomik refahı için çabalamak gerekmektedir (Malik ve Bhat, 2015:12). Turizm faaliyetlerini değerlendiren çoğu
çalışma, genellikle turizmin sadece ekonomik yönüyle ilgilenmekte iken, son yıllarda giderek artan önem turizmin sürdürülebilirlik boyutu üzerine kaymıştır (Cernat ve Gourdon, 2012:1045). Sürdürülebilir turizm kavramı ortaya atılmış ve hem ulusal hem de yerel düzeyde turizmin olumsuz etkilerini en aza indirecek plan ve programlar hazırlanmıştır. Uluslararası birçok kuruluşun ısrarla üzerinde durduğu sürdürülebilirlik kavramına sektörün tüm paydaşlarının katılımı önem arz etmektedir
Doç.Dr.Abdurrahman DİNÇ Necmettin Erbakan Üniversitesi a.dinc@konya.edu.tr
Öğr.Gör.Pınar YEŞİLÇİMEN Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi pinaraydag@kmu.edu.tr